Editörden

Editörden…

Değerli Okurlarımız,

20.01.2019 tarihinde ilk sayısı yayımlanan Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi (GTTAD) bugün yayımlanan 11. sayısıyla birlikte 5 yaşında. Çok hızlı bir şekilde geçen bu 5 yılık süreçte dergimiz her alanda gelişerek Türk tarihine ve kültürüne dair yüzlerce bilimsel araştırmanın üretilmesi ve okuyucuya ulaştırılması faaliyetini icra etti.

Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi (GTTAD), akademik araştırmaların yanında Türk tarihinde iz bırakmış kahramanları da unutmamıştır. Bu bağlamda dergi, 11. sayısında, 27 Ocak 1924’te Kıbrıs'ın Baf kasabasında dünyaya gelen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif DENKTAŞ’ı yad etmeyi kendisine borç edinmiştir. Türklük ve vatan duygusunu her şeyden önde tutan Rauf Denktaş bu hususu: “Seveceksiniz, âşık olacaksınız, evleneceksiniz, çocuklara kavuşacaksınız. Gün gelecek, bir sevgili size ‘Gel!’ diyecek. Bunların hepsini bir kenara bırakarak gözükapalı gideceksiniz. Çünkü o gel diyecek sevgili vatandır, millettir, bayraktır” şeklinde ifade ederek vatan ve millet sevdasının her şeyden üstün olması gerektiğini belirtmiştir. Rauf Raif Denktaş, ömrünü vatanı için ve Türklük için mücadele ile geçirmiş ve 13 Ocak 2012’de Lefkoşe’de vefât etmiştir. 2024 yılı ocak ayı, Rauf Raif Denktaş’ın doğumunun 100. yılı ve aynı zamanında vefatının 12. yılıdır. Son yıllarda ülkemizin yakın çevresinde yaşanan sıkıntılar Denktaş’ın mücadelesinin ve fikirlerinin gelecek kuşaklara aktarılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu minvalde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif DENKTAŞ’ı şükran ve rahmetle anıyoruz.

Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi (GTTAD)’nin 11. sayısında Türk tarihinin kesintisiz bir bütün olduğu mefhumuna sadık kalınarak Türk tarihinin çeşitli dönemlerine ait 15’i Türkçe, 2’si İngilizce olmak üzere 17 makaleye yer verilmiştir. Bu bağlamda Türkistan, İran, Kırım, Azerbaycan, Anadolu ve Hindistan coğrafyaları incelenmiştir. Yine bu sayıyla birlikte İslamiyet öncesi Türk tarihi ve kültürü, Büyük Selçuklu Devleti, Harezmşah Devleti, Osmanlı Devleti, Kırım Hanlığı, Safevi Devleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Rusya egemenliğinde bulunan Türklerle alakalı bilimsel araştırmalar üretilerek okuyucuya ulaştırılmıştır.
Derginin 11. sayısında yer alan bilimsel çalışmalar hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse;

Tarih yazmak yapmak kadar mühimdir. Türk tarihi dünya ki en eski ve en geniş alana yayılmış tarihlerden biridir. Bu nedenle Türk tarihinin unutulmaması ve doğru şekilde gelecek kuşaklara aktarılması son derece önemlidir. Symbat Esenkan Kyzy, bu bağlamda Sovyetler Birliği zamanında Türkistan kadınının tarih yazımındaki belirleyici özelliklerini vurgulayarak Türk tarih yazımına katkıda bulunmuştur. Symbat Esenkan Kyzy, çalışmasında Sovyet döneminde Türkistan kadın tarihinin Sovyet tarih yazımı tarafından nasıl ele alındığını incelemektedir. Yaşar Baytal tarafından da Türkçülüğün en önemli simalarından biri olan ve “Üç Tarz-ı Siyâset” ile Türkçülüğün manifestosunu ilan eden ve Atatürk’ü bir hayli etkileyen Yusuf Akçura’nın tarihçiliğine ışık tutulmuştur. Bu bağlamda tarihten ders alınmasının önemine vurgu yapılarak tarih ve sosyoloji ilişkisine dikkat çekilmiştir. İlker Türkmen tarafından da Rusya Türklerinin ve özellikle de Kırım ve Azerbaycan Türklerinin Türkiye’deki yayın faaliyetlerine dikkat çekilerek Türk dünyasında birliğin sağlanmasında Türkiye’deki basın ve yayın faaliyetlerinin önemine işaret edilerek aynı zamanda İsmail Bey Gaspıralı’nın “dilde, işte, fikirde birlik” şiârına vurgu yapılmıştır.

Anavatan olarak adlandırılan Türkistan bölgesi, dergimizin bilimsel çalışmalarının merkezidir. Zira Türkistan, atalarımızın tarih sahnesine çıktığı, devletler kurduğu, destansı kahramanlıkların sergilendiği bölgedir. Eda Durmuş, Türk tarihinin hemen hemen her döneminde son derece önemli olan savaş ve kahramanlık kavramları üzerinden hareketle eski Türk toplumundaki askerî kavramlara dikkat çekilmiştir. Ahmet Selçukoğlu ve Ayşe Hacımustafaoğlu ise Türklerin İslamiyet’le tanışmaları ve İslamlaşmanın meydana gelmesinde ticaretin önemine dikkat çekmişlerdir. Bu minvalde de özellikle erken dönem Müslüman tüccarların ticareti, iktisadi hedeflerin çok ötesinde İslamiyet’i yaymak için kullandıklarını ifade etmişlerdir.

Türkler tarih boyunca çeşitli coğrafyalarda hâkimiyet kurmuşlardır. Bu coğrafyalardan birisi de İran’dır. Günümüzde bölgede hâlâ çok sayıda Türk yaşamaktadır. Semiha Altıer, ünlü Fars şairi Firdevsî’nin Şâhnâme’sindeki Zâl ve Rudâbe hikâyelerinde yer alan ikonografik yorumlamalara dikkat çekerek bölge kültürü hakkında çıkarımlarda bulunmuştur. Fars edebiyatının ölümsüz eseri olan Şâhnâme’sindeki tarihi ve mitolojik birçok olay Timur, Safevi ve Osmanlı ülkesinde farklı kaynaklardan beslenerek yüzyıllar boyunca zengin tasarımların oluşumuna açık olmuştur. Yine Rumeysa Bakır Dayı da XI. yüzyılda İran coğrafyasında egemenlik kurmuş olan Selçuklu Türkleri zamanında yazılan Arapça kaynakların tanıtımını yaparak Selçuklu tarihi üzerine araştırma yapmak isteyen araştırmacılara katkıda bulunmuştur. İran coğrafyası hakkındaki son çalışma ise Eralp Erdoğan’a aittir. Erdoğan, XVII. yüzyılda Safevi ülkesindeki sosyo-ekonomik yapıyı seyyahların bakış açısından değerlendirmiştir. Çetin Kaya ise Harezmşahlar hanedanı üyesi olan Han Melik’in biyografisini oluşturmaya çalışılarak Harzemşah-Moğol mücadelesindeki Han Melik’in rolünü analiz etmiştir.

Şüphesiz Türk tarihi denilince akla gelen en önemli coğrafyalardan biri de Anadolu’dur. Selçuklu Türkleri tarafından fethedilerek Türk yurdu haline getirilen Anadolu’da Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

Derginin bu sayısı Osmanlı tarihi araştırmaları bakımından zengindir. Bu alandaki çalışmalardan biri olan ve Umut Yolsever tarafından kaleme alınan “On The identity of the Tatar Hanzade at the Circumcision Ceremony of Süleyman I’s Sons” adlı İngilizce çalışmayla tarihteki küçük bir gelişmeden hareketle isimsiz bir hanzadenin kimliği tespit edilmeye çalışarak Kırım Hanlığı ve Osmanlı tarihi araştırmalarına katkı yapılmıştır. Şer‘iyye sicilleri, şehir tarihi araştırmacıları için son derece kıymetli bilgiler ihtiva etmektedir. Özellikle aile yaşamı, toplumsal yapı, ekonomi, hukuk ve yönetim gibi birçok alanın en önemli kaynağıdır. Bu bağlamda Hacer Vilgenoğlu, Kazım Paydaş ve Hicran Bayrakçı şer‘iyye sicilleri üzerinden Osmanlı taşrasına dikkat çekmişlerdir. Vilgenoğlu ve Paydaş, Ruha (Urfa) Sancağı özelinden 17. yy. Osmanlı taşra yöneticileri ve görevlerine dikkat çekerken Bayrakçı, narh kayıtları üzerinden Osmanlı dönemi Ankara’sının 19. yy’ına dikkat çekmiştir. Osmanlı coğrafyası üzerindeki bir diğer çalışma ise Recep Kürekli tarafından hazırlanan “International Submarine Telegraphic Communication from the Eastern Mediterranean to the Indian Ocean during the 19th century: According to the British Archival Documents” adlı İngilizce çalışmadır. Kürekli çalışmasında Osmanlı Devleti ve yakın coğrafyasında denizaltı telgraf haberleşmesinin gelişimine İngiltere’de bulunan arşiv materyali üzerinden dikkat çekilmiştir. Eyyub Şimşek, Cihat Bademci ve Hakan Karagöz ise Osmanlı coğrafyası üzerinde çalışmalar yapan diğer araştırmacılardır. Şimşek, 1795 tarihinde III. Selim zamanında Rumeli valiliğe atanan Hakkı Paşa’nın Rumeli valiliğindeki ilk dokuz ayında ona bağlı bir paşa olan Palaslı Mehmed Paşa ile arasında yaşanan krizi, istiklâl yetkisi merkezinde inceleyerek Osmanlı yönetim anlayışına farklı bir açıdan dikkat çekmiştir. Bademci ve Karagöz ise Mehmed Said Galib Efendi’nin Fransa Elçiliği (1802-1803)’ne dikkat çekerek Osmanlı diplomasisi alanındaki boşluğu gidermeye yönelik önemli bir adım atmıştır.

İkinci yüzyılını yaşayan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ise günümüz Türk dünyasının en güçlü ve aynı zamanda lider konumundaki ülkesidir. Dergide bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti tarihini ele alan çalışmalar da yer almaktadır. Hasan Demirhan ve İbrahim Oğuz Uludağ, Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’daki siyasi faaliyetlerini inceleyerek milli mücadelenin İstanbul’daki hazırlık safhasına dikkat çekmişlerdir. Kürşad Kurtulgan ise 1933 ile 1970’li yıllarda hazırlanan iki rapor ışığında Doğu’daki aşiretler ve devletin aşiretlere bakışına dikkat çekmiştir.

Türk tarihine ve kültürüne dair bilimsel araştırmaların üretilmesi ve okuyucuya ulaştırılmasını kendisine görev edinen Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi (GTTAD)’nin 11. sayısının hazırlanmasında emeği geçen tüm araştırmacılara, hakemlere ve dergideki çalışma arkadaşlarımıza teşekkür ederek yeni sayımızın Türk dünyasına hayırlar getirmesini temenni ediyoruz.
                        
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                              Editörler
Doç. Dr. Hasan Işık- Dr. Ahmet DOĞAN

Son Güncelleme Zamanı: 21.05.2024 01:29:55