Devletler, milletlerin yönetim mekanizmalarıdırlar. Hz. Peygamber,
peygamberlik görevi yanında Medine İslam Devletinin de başkanıydı. Hz.
Peygamber’den sonra Hz. Osman’ın öldürülmesi ile birlikte Müslümanlar arasında
siyâsî parçalanmalar yaşandı. Meşrû halife Hz. Ali’ye karşı Muâviye siyâsî bir
güç olarak durdu ve elim hadiseler meydana geldi. Muâviye, savaşarak, kan
dökerek ve çeşitli siyâsî hamleler yaparak halifeliği ele geçiren ve onu
saltanata dönüştüren kişidir. Kendinden sonra oğlu Yezîd’i veliaht tayin etmiş
ve Emevî saltanatını sağlamlaştırmıştır. Yezîd, Müslümanların halife olarak
görmek istediği bir şahsiyet değildi. Onun dine aykırı hayatı, zevk ve sefa içerisinde bazı
haramlara dalması ve halifelik makamına uygun düşmeyen davranışları meşrû bir halife
olmasına engel teşkil etmiştir. Zira o, meşrû halifede olması gereken vasıfları
taşımıyordu. Kerbelâ’da Hz. Hüseyin’in şehit edilmesi, Harre katliamı,
Mekke’nin kuşatılması ve Kâbe’nin taşa tutulması Yezîd’in meşrûiyetini ortadan
kaldıran, Müslümanların gönüllerinde derin yaralar açan büyük felaketlerdir.
Muâviye ve oğlu Yezîd, İslam ümmetini parçalayan iki karakterdir. Yezîd’in
işlediği cürümlerin sonuçları günümüzde de hala etkisini sürdürmektedir. Bu
sebeple Yezîd’in ölümünden sonra özellikle Şîa grupları ona lâneti câiz gören
bir anlayışa sahip olmuştur. Şîa’dan etkilenen bazı şahıslar da lânet furyasına
katılmışlardır. Müslümanların çoğunluğu Yezîd’i haksız bulmakla beraber lânet
etme konusunda temkinli davranmışlardır. Elde mevcut kesin deliller olmamasına
rağmen aşırı giden bazı kesimler Yezîd’in kâfirliğine hükmetmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 20, 2019 |
Submission Date | August 7, 2019 |
Acceptance Date | October 27, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Issue: 16 |